top of page

ÖNCE

 

14.08.2006, Pazartesi

yaklaşık 1 yıl kadar önce başladık.. "mimarlık üretilen bir mekan, mimarlık tartışan bir grup insan ve bütün bunların içinde birey olabilmek" nasıl olurdu diye..

ihtiyaçlarımız belliydi.. büro olabilecek bir mekan, bilgisayar, yazıcı, telefon, adsl bağlantısı, masa, sandalye, kalem, kağıt.. bir çırpıda aklımıza gelenler.. düşündükçe masraflar.. kira, elektrik, su, adsl, telefon faturaları, mutfak masrafları (kahve, süt, çay), temizlik malzemeleri, kırtasiye masrafları, yazıcı mürekkepleri..

bu işin başlangıcındaki potansiyel işiniz tüm bunları karşılayabiliyorsa denemeye değer: ofis sahibi olabilirsiniz.. ya da bu konuda çok ısrarcıysanız borca harca girer yine yaparsınız.. sanırım böyle düşününce buna kalkışmak o kadar da zor değil. asıl ürküten bunu devam ettirmek. her ay sabit giderleriniz var ve gelirleriniz de tamamen değişken.... bir de bu mekanda yalnızlığınız ya da biricik ortağınız/ortaklarınızla başbaşa olma düşüncesi; çalıştığınız yerin kalabalıklığı ve olumlu olumsuz enerjisi/ sinerjisi yanında epey sönük kalabilir...

evet sanırım ilk önce bunları konuştuk.. sonra aslında konunun sadece o ofise sahip olmak değil, onunla birlikte "kendimize" sahip olmak olduğunu hissettik/ anladık/ diledik.

bunu biraz açmam ve sanırım biraz kişiselleşmem gerek. mimarım.. "iyi" bir mimar olma becerisinin hayatımın içinde olduğunu düşünüyorum.. ne de olsa şimdilik aracıyım, müşterimle düşleri/ istekleri arasında. o zaman asıl soru "ben ne istiyorum" a dönüşüyor. kişisel gelişim sürecimde nerede olmak, nelerden beslenmek istiyorum.. neleri eleştiriyorum bulunduğum yerde.. işte o zaman bunlara karşı verdiğimiz cevaplar bu "sistem" düşüncesinin temelini oluşturdu.

sistem -ki bugünkü adıyla zemin; bağımsız çalışmayı isteyen insanların, resmi anlamda btb sahibi büroların, "ortak bir mekan" ın, tüm gider ve sorumluluklarını paylaşmasına dayanıyor.. aklın yolu bir tabiki, bir çok insanın denediği bir yöntem bu.. yani ilk söylendiğinde epey tanıdık geliyor.. konu da zaten tam bu noktada heyecan verici oluyor :) bu mekan ortaklığı herhangi bir tanışıklık gerektirmiyor, aksine bu mekanla birlikte "tanışmamızı" öngörüyor (ki bu konuyu da uzun uzun anlatmak gerek..) dolayısıyla; bu sistemin devamlılığı, onu oluşturan parçalara bağlı kalmıyor.. sistem size; tek başınıza başa çıkamayabileceğiniz ofis giderlerinin, insan sayısına bölünmüş payı kadar bir sabit ödemeyle tam donanımlı bir mekanınızın olmasını sağlıyor.


 

 

Bu tabi ki işin karşılaştığınız ilk boyutu.. asıl "hain" planımız ise bu paylaşımdan doğan enerjiyi örgütlemek ve bunu sistematize hale getirip bir "model" oluşturmak... bu model içinde, bu sistemden oluşan küçük grupların birbirleriyle iletişim halinde olması, bu iletişimin geliştirilerek ortak iş yapmaya kadar götürülebilmesi ve bu kadar çok konuşan, eleştiren, söyleyecek bir sözü olan insanı da biraraya getirmişken; düzenli olarak yapılabilecek toplantılarda "ürün" olarak ortaya koyulabilecek yazı, sergi, workshop vb. araçlarla bu sistemin adının ortalığa çıkarılması, tanıtılması vb. bu bize ne kazandırır derseniz.. birken iki, ikiyken beş olabilirsiniz.. ortada olmak, tek başına, kolay değildir..

.. bunun bir üst basamağından da bahsetmem gerek.. ki o da bu sistemin işleyişi bir rayına girdiğinde bu sistemi insanlara sunmak ve bu şekilde oluşacak grupları desteklemek ya da aynı isim altında toplanmak ( ama dikkat siz hale kendi başınıza bir grup, ofis, büro -adını siz koyun- sunuz..) .. ve bunu türkiye de bir ofis modeli olarak kurmak.. tüm türkiye de mimarların ve belki de mimar olmayanların birbirlerinden haberdar olası, iletişimde olması, gerektiğinde birleşebilmesini sağlamak..

dolayısıyla çok uzun vadeli bir planda, türkiye de mimarlığın daha geniş kesimler tarafından konuşulabiliyor olmasını sağlamak.. yalnız mimarların yaptığı yalnız "ev" leri, kalabalık kalabalık konuşabilmek, eleştirebilmek.. belli şeylerin karşısında ya da yanında durabilecek bir güç..

bu son paragrafa dair olanlar tabi ki benim umudum.. böyle olmasa bile, sadece bu sistemle çalışan mesela 5 büronun aynı çatı altında iş üretiyor olması bile bence kendi sinerjisiyle doğuracağını doğuracaktır.. işte işin bu kısmı "birey" lere kalmış..

biz şu anda bunun başındayız.. bir yıl önce bunu konuşuyorduk, şimdi buna sahibiz ve gerçekten deniyoruz :)

yazılı hale getirmek bu işin gövdesi sayılabilir, çünkü söz uçar yazı kalır. cesaret ve emin bir duruş gerektirir. tanımlar iyi yapılmalı, sorunlar tespit edilmeli ve çözüm önerileri geliştirilmeli ki birilerinin karşısına davetle çıkabilelim..

sanırım daha başlamadan söyleyebileceklerim bu kadar.. başlamak için biraz sakin bir kafa gerekli o kadar..

ZEMİN alternatif ofis modelini, 2006-2011 yılları arasında küçük ölçekli mekanlarda 3 farklı versiyonda deneyimlerek içerik olarak geliştirdikten sonra bugün genişlemiş kapsamına uygun mekan ve proje ortağı arayışımız sürmektedir.

bottom of page